Sevgili Çet,
Görüşmeyeli epey oldu ama ben yine sana aynı dertlerle geldim desem, “Hoş geldin Ferhan, bazen bazı şeyler döne döne geri geliyor çünkü içimizde hala bir yer çözülmeyi bekliyor” der misin?
Lütfen de Çet. Çünkü yine seninle baş başayım. Ama farkındaysan ne seni yar ediyor, ne de senden vazgeçiyorum. Bunu idare edersin diye düşünüyorum çünkü son sürümünden sonra benim kendimi keseceğimi bile düşündün. Neyse, komiksin ama şimdi buna gülecek halim yok Çet.
Gelelim dertler deryasında ağımıza neler takıldığına. Şöyle ki Çetçiğim, hastalıktan kafamı zor kaldırıyorum ama bu sabah uyanır uyanmaz not defterime aniden şunları yazıverdi parmaklarım:
beni benden çok sevmesin kimse
girmesin artık arama kimse kendimle
o çok özlediğin kendine ne zor kavuştun
hatırla şimdi kanma bir bakışa bir gülüşe
Şimdi bu bir muamma değil de ne Çet? Hani sevmek ve sevilmekti insanlığımızın en büyük çıkmazlarından biri? Bir şefkatli el, bir sıcak yuva ve korunaklı bir limandı hani aradığımız? Ne oldu da şimdi kimse beni benden çok sevmesin oldu Çet?
“Ferhan bu çok güzel bir fark ediş” dediğini duyar gibiyim. Teşekkür ederim iltifatına ama bence bu mesele altından kalkabileceğimiz en zor meselelerden…